Panelin açılışında konuşan Türkiye Kent Konseyleri, Ankara Kent Konseyi ve ANKADER Başkanı Halil İbrahim Yılmaz kamu sorumluluğunu sivil tarafla paylaşarak sivil tarafın enerjisiyle kamu gücünü birleştirmenin sahadaki etkisini ölçtüklerini söyledi. Kamunun sivil tarafın önünün açılmasının afetlerde, iyi günde, kötü günde faydalarının görüldüğünü vurgulayan Yılmaz deprem felaketlerinde en fazla kurtarma yapan ülke olduklarını söyledi.
Yılmaz, şöyle konuştu:
“Dünyadaki ortalamaların çok üzerinde kurtarma yapıyoruz biz. Çok üzerinde kurtarma yapıyoruz. Bizim kurtarmayla ilgili bir sorunumuz yok. Tedbirle ilgili bir sorunumuz var. Canını riske atmayı marifet ve delikanlılık zanneden bir millet olmak istemiyoruz. Ölen cesedimiz yakışıklı olmasın. Yaşamaya çalışalım. Tedbir alalım. Bozkurt ilçesindeki sel afetinde 12’inci katı sel basmıştı. Kastamonu’daki arkadaşımız bir tabut satın aldığını anlamadığı müddetçe, seçmen davranışının etkisiyle o dere yatağına ruhsat vererek oy alacağını zanneden belediye başkanları bu davranışını tedavi etmediği müddetçe depremden sonra bütün anda ayağa kalkıp çocukları kurtarsan ne yazar, kurtarmasan ne yazar? Bilimle barışmadığımız müddetçe öleceğimizi bileceğiz biz. Bilime savaş ilan etmeyeceğiz. Kamplaşmadan uzak duracağız. Kentsel dönüşümden önce ahlaki dönüşümünü sağlayacağız”
İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü Dış İlişkiler ve Bilgi İşlem Daire Başkanı Fahrettin Kaya sivil toplum kuruluşlarının afet bilincinin artırılması projelerine destek verdiklerini belirterek “Afetlerde sivil toplum kuruluşlarımız önemli bir görev aldı. Devletimiz oradaydı. Biz kamu otoritesi olarak asayişin sağlanmasından, barınma hizmetine kadar birçok alanda aksiyon aldık. Bu sırada sivil toplum kuruluşları çorbayı kaynattığını, çadır kurduğunu gördük. Bu inanılmaz bir organizasyondu hakikaten. En zor anda milletimizin neler yapabileceğine şahitlik ettik” dedi.
Panel daha sonra konuşmacıların sunumu ile devam etti.