Allah biliyor ya ne yaşadığım sürece, ne de yazı hayatım boyunca insanlara hiç kadın–erkek, Sünni–Alevi, Türk–Kürt olarak bakmadım.

Benim gözümde insanlar sosyal ilişkiler söz konusuysa, iyi–kötü, herhangi bir görev makam açısındansa başarılı ya da başarısız olmalarından ibadettir.

Bu nedenle Savcı Sayan’da benim için yalnızca başarılı bir belediye başkanıdır.

Durum böyle ama memleketi o hale getirmişler ki ister istemez Savcı Sayan’ın Kürtlüğünü öne çıkartmak zorunda kalıyorum. Neden mi?

HDP’li herhangi bir Kürt belediye başkanı görevinden uzaklaştırılıp yerine kayyum atandığında, ailecek çatkapı geçmiş olsun ziyaretine giden demokrasi meftunu yerli zevat ve yurtdışından parmağını sallaya sallaya yüksek perdeden demokrasi, insan hakları, adalet nutukları atan yabancı kesim, yine Kürt siyasetçi ve seçilmiş belediye başkanı olan Sayın Sayan hedef gösterilip tehdit edildiğinde, dut yemiş bülbüle nal toplatırcasına derin bir sessizliğe gömülüyor.

Evet baylar bayanlar Savcı Sayan seçilmiş siyasetçi ve belediye başkanı ve Kürt değil mi?

Ak Partili Ağrı belediye başkanı Savcı Sayan geçtiğimiz günlerde PKK’nın Avrupa’daki medya yapılamasından sorumlu bir yavşamış tarafından tehdit edildi ve hedef gösterildi.

Hemde öyle böyle değil, çekim yapan kamerayı tükürükleriyle kirletircesine. Peki, kim bu dangalak ve ne demiş? İsmi Abdulkadir Aktürk, demokrasinin beşiği İsviçre’de yaşıyormuş.

Şu cümlelere bakın…

“Şimdi bazı olaylar var. Diyelim gücünüz yetmez. Ulaşamıyorsunuz. Korumaları var. 300 400 tane koruması var. Polistir, komiserdir, emniyet amiridir, içişleri bakanıdır, bakandır, milletvekilidir her neyse. Yani Sayan Savcı nedir yav. Savaş Savcı’yı susturan tahrik olur. Efsane olur. Che Guevara olur. Neden ya.
Ben 20 -18 yaşındaki gence sesleniyorum. Hı. 18 yaşındasın destan yaz. Efsane ol. Yiyeceğin 20 sene. 38 yaşında 40 sene 40 yaşında tığ gibi delikanlı çıkacaksın. Bundan daha neyi var.
Ben bunu size yolunu gösteriyorum. Ben ben ben ben. Ben söylüyorum. Ben. Susturun birileri çıksın, bunları sustursun. Partiyle alakanız olmasın. Siz partili de olamazsınız”

Azmettiricinin azmettirmeye çalışırken dahi sadistçe bir zevkten kendinden geçerek sarf ettiği cümleler  böyle.

Şimdi söz konusu Ak Partililer olunca kulağının üzerine oturmayı tercih edenler için açılımını yapayım…

Cümlelerin sahibi HDP ve PKK ile ilişkili, yetmedi bir de medya yapılanmasından sorumlu olduğu bilinen Abdulkadir Aktürk.

Abdulkadir Aktürk’ün cümleleri tehdit ve hedef göstermek değil mi? Evet, kesinlikle.

Tehdit edilerek hedef gösterilen kim? Ağrı Belediye Başkanı Savcı Sayan.

Savcı Sayan’ı öldürmeye, zarar vermeye yönlendirilen kitle neresi?

HDP ile bağı olmayan onun deyimiyle, karı kız peşinde koşan, uyuşturucu kullanan Kürt gençleri. Sözüm bütün muhalefete…

Sözüm muhalefetin yurtdışındaki destekçilerine.

Sözüm Pavlov‘un şartlı refleksi misali duruma göre  dut yemiş bülbül kesilenlere.

Suçun bütün unsurları oluşmuş mu? Oluşmuş. Suç ne?

Başkalarıda var ama en azından hedef göstermek, azmettirmek ve tehdit.

Hedef gösterilen, tehdit edilen kim? Seçilmiş Kürt Ağrı Belediye Başkanı Savcı Sayan.

İyi de, konuşmak için daha ne bekliyorsunuz? Yanına gitmenizden vazgeçtim, en azından bir telefon açamaz mıydınız?

Ben cevaplayayım… Açamazdınız, açamazsınız ve açamayacaksınız. Çünkü sizlerin derdi demokrasi değil. Çünkü sizlerin derdi kürtler değil. Çünkü sizlerin derdi dürüstlük değil.

Sizin derdiniz Erdoğan düşmanlığı. Sizin derdiniz Ak Parti düşmanlığı.

O düşmanlığınızı dün başka şeyler üzerinden sürdürdünüz, bugün Savcı Sayan isminden gösteriyorsunuz, yarın daha başka konular üzerinden devam ettireceksiniz.

Hesabınız, Erdoğan düşsün de ne olursa olsun. Ama bu yanlış hesap. Unutmayın ki “keser döner sap döner, gün gelir hesap  döner.”

Unutmayın ki bu hesap, Ağrı dan döner, Savcı Sayan‘dan döner. Bu hesap Erdoğan’dan döner, gün gelir 2023’te, milletten döner.