Son Dakika
AİÇÜ, TS EN ISO 9001:2015 Belgesi Almaya Hak Kazandı
AĞRI’DA İLK KADIN OTOBÜS ŞOFÖRÜ
Çiçek: “Geçit Yok! Biz Bu Savaşı Kazanacağız.”
“Ağrı Dağı Solunum Zirvesi-2” Tuzluca Tuz Terapi Merkezi’nde Gerçekleştirildi
TİGAD’DAN BASIN AÇIKLAMASI
21 Ekim Dünya Gazeteciler Günü: Yerel Basının Sorunları ve Çözüm Önerileri
escort bayan
bayan escort
escort bayan istanbul
DİN GÖREVLİLERİMİZİN BİRAZ DÜŞÜNMELERİ LAZIM
İstiklal harbi başlayınca kurtuluş ümidiyle camilerde vaazlar vererek, halkı “Milli
Mücadele”ye iştirak etmeye teşvik eden, Milli Mücadelenin manevi rehberi, Milli kahraman
üstad Mehmed Akif’in “Milli mücadele”de halka verdiği vaazlar ve hitabeler günü müze’de
ışık tutmakta ve Müslüman Türkiye’nin yolunu aydınlatmaktadırlar
Müslümanlar için hakk-ı hayat ancak birlik ve beraberlik ile mümkün görünmektedir.
Eğer Müslümanlar yaşamak istiyorlarsa cemaat arasında nifaka, şikaka, dargınlığa,
küskünlüğe, ayrılığa-gayrlığa meydan açabilecek en ufak sözlerden, en ehemmiyetsiz görünen
hareketlerden bile çekinmelidirler! Yeis ve ümitsizliğe düşmek İslam dinine göre küfür
telakki edilmiştir. Bunun için Müslümanların Allah’ın merhamet ve yardımından ümit
kesmemesi, tek tek üzerlerine düşen görevleri yaptıktan sonra vaat edilen kurtuluşu
beklemeleri gerekir. Başta din, namus ve vatan olmak üzere bütün varlığımız tehlikeye
düşmüş, düşman kapılarımıza dayanmıştır. Bu durumda yapılacak şey, ayrılık-gayrılık gibi
küçük meseleleri bir tarafa bırakmak ve el birliği ile bu namert istilayı bir an önce geri
püskürtmektir.
Ömrünü İslam’a ve Müslümanlara, Türkiye’nin düşmanların işgalinden kurtuluşuna
adayan bu büyük ve ulu adamın yolunu biz din görevlileri olarak takip edersek, birlik ve
beraberliğimizi kimse bozamaz.
Cumhuriyetin kuruluşu ile dünya tarihinde görülmemiş ve çok ürkütücü bir uygulama
başlatıldı. Toplum asimilasyona tabi tutuldu. Eğitimde aklı kısırlaştırma uygulamaları yapıldı.
İnsanların beyinlerini bloke ettiler. İnsanlık tarihinde pek görülmemiş uygulamalarla
toplumun tüm değerlerini çökertmeye ve dengelerini bozmaya gayret ettiler. Bu milletin bin
yıllık arşivlerini sattılar ve milleti korkudan biricik kitabını saklama zorunda bıraktılar.
Yıllarca Müslümanlar, ezan sesini duyma hasreti çektiler. İftar vakti, ezan okuyan hocaları
sakalından yakalayarak sürüklediler. Yaşlı ve hasta hocaların kitaplarını sırtlarına yüklediler
ve sorgulamaya götürdüler, kıyasıya onlara işkence ettiler. Hapishanelere attılar. Namaz kılıp
camiden çıkarken takkesini başında unutan insanlara terörist muamelesi yaptılar. Camileri
asker sevkiyat merkezi ya da samanlıklara dönüştürdüler. Mabetleri kirlettiler. Din ve Tarih
kavramlarının yasaklandığı dönemi yaşadılar. Yoz ve cahil bir nesil yetişti. O yüzden fikri ve
ilim adamı yetişmedi. Milletin ufkunu açacak, tabuları yıkacak, insana heyecan kazandırıp ve
harekete geçirecek öncüler yetişmedi.
Dış şer güçler ve içerdeki işbirlikçileri bu alanda çok mesafe kat ettiler. Millete
öncülük yapacak ilim adamlarının kimini delirtiler, kimini idam ettiler. Sahipsiz ve idealsiz
bir milletin çocukları başıboş kaldı. Terörizm pirim yaptı. Hırsızlık geçer akçe oldu. Katiller
sokaklarda dehşet saçmaya başladı. Aileler ufalandı. İnsanlar depresyona girdiler, panik atak
oldular. Her türlü hastalık yayıldı. Nice ana nice baba çocuğunun nerde olduğunu ve ne
yaptığını bilmez hale geldi. Bu gün her tarafta masum insanların kanı akıtılıyor. Civanmert
askerimiz, polisimiz ve halkımızdan hiç günahı olmayan insanlarımız parçalanarak
öldürülüyor. Bizi, bütün maddi ve manevi değerlerimizden mahrum etmeye azimli olan dış
şer güçler, din adına rol verdikleri fetö gibi sığıntı zalim ile can evimizden vurmaya
kalkıştılar. Bütün bunlar olurken 15 Temmuz şahlanışı millete yeni ve aydınlık bir ufuk açtı.
Buna rağmen; nice iğrençliklere ve zulümlere karşı din adına sorumlu olanlar hala
meselelere duyarlı değiller. Allah Teâlâ’nın Kitabı Kuran-ı Kerim ve onun mübelliği
Resulullah( sav) hakkında tutarlı değildirler. Özellikle bu medyatik hocalar ve grup
mutaassıpları, İslam’ı kendilerine aksesuar olarak kullanıyor ve ustalıkla işlerini yürütüyorlar.
Bununla dini hayatı yaşadıklarını zannediyorlar. Allah ise böyle bir dini kabul etmiyor.
İnsanları hayra davet edecek, emri maruf ve nehyi anilmünker görevlerini yapıp
yürütecek , “lider kadroyu” kurmalarını teklif ediyor. “mümin kardeşliğini” yürekten kabul
ederek “ihtilaf ettiğiniz meselelerin hükmü ancak Allah’a aittir” hatırlamasını yapıyor.
Diyanet camiasındaki din görevlileri hakkıyla İslami tebliğ edip insanları irşat
ederseler, Anadolu’muzda terör olmaz, insanlar birlik ve beraberlik içinde yaşarlar hiç
kimsede ülkemizi bölmeye ve parçalamaya kalkışmaya cesaret edemez. Allah hakkıyla
görevini yapan vatanperver din görevlilerimizin yar ve yardımcısı olsun.
Tabii ki bizim imamlarımız, bizim müftülerimiz ve bizim âlimlerimiz hala sakalsız ve
bıyıksız, peygamberin mihrabında ve kürsüsünde oldukça beyaz sakallı Noel Papalar
meydanlarda cirit atmaya devam edeceklerdir. Halkı Müslüman ülkeler işgal altındayken
Müslüman cemaat, tarikat, sivil ve siyasi toplumların hala birleşme zamanı gelmedi’mi?
İçki, kumar, faiz, domuz eti ve zina gibi haramları ilan etmek ve uygulamak için
gönderilen bir peygamberin doğumunu içkiyle, zinayla yılanbaşına çevirecek kadar saptırılan
Hıristiyan Haçlı âleminin karşısında yekvücut olup güçlü bir Türkiye oluşturma zamanı
gelmedimi?
“Allah’ım! Bizi, sapıtmış Hıristiyan ve lanetlenmiş Yahudiler gibi dalalete ve
gazabına uğramışların yoluna değil, İslam ile nimetlendirdiğin Enbiya’nın, Şühedanın
ve Evliyanın yolunda yürüyenlerden eyle” dua ve temennilerini ne zaman doya doya
yaşayacağız? Ahrette büyük buluşma ve duruşma gününde mi?
“Noel baba” efsanesine inanan ve bunu İslam dünyasına da bulaştıran batı kültürü,
yılbaşında boşu boşuna “Noel baba”yı beklemesin.
Çünkü gelmeyecek!..
Batı emperyalizmi, 2016 yılı içinde, (Afganistan’da, Filistin’de, Irak’ta, Türkiye’de,
canlı bombalar ve bomba yüklü arabalarla) Suriye’nin çeşitli bölgelerinde ve özellikle
Halep’te ve göçler sırasında öylesine çok çocuğun ölümüne seyirci kaldı ki, “Noel baba” bile
utandı.
Bombalardan kaçarken, dağlarda donarak kaskatı kesilen masum bedenleri görmemek
için gelmeyecek!…
Kirletilen annelerine, işkence altında öldürülen babalarına, çalınan vatanlarına
ağlamalarını görmemek için gelmeyecek!…
Suriyeli, Iraklı, Afganlı, Arap, Türkmen, Kürt, Türk çocuklar ölürken Avrupalı
çocuklara hediye taşımayı ahlaki bulmadığı için…
Bu yılbaşında “NOEL Baba” gelmeyecek.
Çünkü siz bu umursamazlığınızla, sadece dirileri değil, ölüleri, hatta efsaneleri bile
utandırıyorsunuz…
Ama siz utanmıyorsunuz!
Yılbaşını, Yılanbaşına çevirenlerin eğlence ve kutlamalarını boykot ettiren, camilerde
milleti aydınlatan din görevlisi kardeşlerime ve izzet ve onur sahibi Müslüman kardeşlerime
selam olsun!
Yasin ÇINAR Diyanet-SEN Şube Başkanı
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
12 Haziran 2024 Dünya, Eğitim, Köşe Yazıları
27 Mayıs 2024 Dünya, Genel, Köşe Yazıları, Tüm Manşetler, ÜNİVERSİTE
03 Mayıs 2024 Dünya, Eğitim, Genel, Köşe Yazıları, Tüm Manşetler, ÜNİVERSİTE
27 Kasım 2023 Dünya, Köşe Yazıları, Siyaset, Tüm Manşetler